Kılıçdaroğlu: “Halkına hakaret etmek helal değil. Demek istedin, bilerek yaptın… Biliyordun, 50 bine yakın vatandaşımızı demek istedin…
CHP Genel Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Adıyaman’da istediğimiz faaliyeti ilk günlerde maalesef gerçekleştiremedik. Bunun için hayır dualarınızı istiyorum” sözlerine tepki gösterdi. Kılıçdaroğlu, “Halkına hakaret etmek helal değil. Yani kasten yaptın. AFAD’ın raporları olmasa, bilmezsin derdim. Bilmiyorsun derdim çünkü onlarda vardı. Üniversite hocalarının raporları ve bilimsel makaleler. “50 bine yakın vatandaşımızın ölümüne sebep oldunuz” dedi. Millet İttifakı Ortak Mutabakatı’na da değinen Kılıçdaroğlu, 11 maddelik önerileri sıraladı. Kılıçdaroğlu, “Neye gerek var? ivedilikle yapılması” ve 11 maddeyi daha sayarak, “‘Devleti yönetenler bunun farkında mı diyeceksiniz?’ Bunun farkında değiller. Çadır satmakla meşguller. Kızılay’ın kanını satmakla meşguller. Kızılay’ı boşaltmakla meşguller. Devletin sütunlarını kesmekle meşguller” dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Türkiye Büyük Millet Meclisi Grup Toplantısı’nda gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Kılıçdaroğlu, AKP hükümetinin, “Devletin direklerini kestiler. Bu iktidar sağlıklı, tıkır tıkır işleyen bir devletin en temel direklerini kesti. Liyakat dediğimiz kavram devlet için değerlidir. İşi kendi insanına vermek… Bütün inançlarda, bütün demokrasilerde temel kural.Devletin direği adalettir,Adaleti çürüttüler.Hiçbir şey kalmadı.Devletin direklerini kesersen Kahramanmaraş’ta, Adıyaman’da olduğu gibi tabloya mahkum olursun. ve Hatay’dır.”
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde; CHP Kümelenme Toplantısı’nda konuştu. Kılıçdaroğlu şunları söyledi:
“Bazen yanlış seçimler yüzünden ülke krize girebilir: Acı günler yaşıyoruz. Yaralarımızı sarmaya çalışıyoruz. Önemli sorunlarla karşı karşıyayız. Evet. Ancak bu güzel coğrafyanın neresinde yaşarsa yaşasın hiçbir vatandaşımın umutsuzluğa kapılmasına gerek yok. Biz güzel bir ülkeyiz. Güzel insanlarımız var. Bazen yanlış seçimler yüzünden ülke krize girebilir. Bugün yaşadığımız gibi milyonlar derin bunalımlara sürüklenebilir. Ancak bir an önce iyileşmek ve kucaklaşmak bizim görevimiz.
CHP OLARAK EN BÜYÜK GARANTİMİZ BUDUR: İnsanlar çünkü biz güçlüyüz. Millet olarak eksiklerimiz var. Bunu hiçbir zaman unutmadık. Birimizin burnu kanarsa; Kimliği, inancı, yaşam tarzı ne olursa olsun hızla yanına koşuyoruz. Dolayısıyla siyaset kurumunun bölücü yönü milletimizde yoktur. CHP olarak en büyük garantimiz budur. Birlikte olmak, birlikte olmak; Bunları birlikte halletmek vatandaşımızın, insanımızın ve milletimizin öngörüsüdür. Vatandaşımıza güveniyoruz.
TÜM TIR ŞOFÖRLERİNE TEŞEKKÜR EDERİZ: Sarsıntı nedeniyle savrulan tüm tırlar, TIR sürücülerine; İnsan, makine, yemek, çadır taşıyan onca şoföre kimse teşekkür etmedi ama ben onlara teşekkür etmek istiyorum. Sarsıntı bölgesine ilk gidenler onlardı. En zor koşullarda ayrıldılar. AFAD ve Kızılay çalışanlarına; Bu iki kurumun sadece yöneticilerine değil, özveriyle çalışan tüm çalışanlarına en içten teşekkürlerimi sunuyorum. Daha önce teşekkür ederim, bir kez daha teşekkür ederim.
TAŞ ÜZERİNE TAŞ DÜŞENİN YANINDA OLDUĞUMUZ BİR GELENEĞİMİZ VAR: Hangi partiden olursa olsun her belediye başkanı yerel yönetimler için elinden geleni yaptı. CHP Genel Başkanı olarak CHP’li olmayan belediyelerin emeklerine teşekkür ederek onları da ziyaret ettim. Çünkü ruhumuzda, kimliğimizde, ruhumuzda, tarihimizde ayrım yoktur. Taş üstüne taş koyanın yanında olmak gibi bir geleneğimiz var. Bu, tarihin bize sunduğu en hoş gelenektir.
GÜVENLİK GÜÇLERİMİZE TEŞEKKÜR EDERİZ: Güvenlik güçlerimiz… Zamanında yeterince asker düşürmediler ve bir anlamda bu büyük felaketin sorumlusu onlar oldu. Daha sonra gelen güvenlik güçlerimize canı gönülden teşekkür ediyoruz. En büyük teşekkürümüz hiçbir şey beklemeden; El ve tırnaklarıyla ‘nasıl bir insanı kurtarırım’ diye beyin sarsıntısı bölgesine koşan gönüllüler. Hiçbir şey beklemiyorlardı. Sanki bir kişiyi daha kurtarabilecekmişiz gibi… Emek verdiler.
TÜM BELEDİYE LİDER DOSTLARIMIZA TEŞEKKÜR EDERİM, GENEL LİDER OLARAK BENİM GÖREVİM: Belediye başkanlarımız depremin olduğu her noktada inanılmaz başarılara imza attı. CHP Kümesi’nden tüm belediye başkanlarımıza teşekkür etmek Genel Başkan olarak görevim. Onlar, 27 Şubat saat 10:00 itibariyle; 8 bin 163 aracı deprem bölgesine gönderdiler. 23.473 çalışan deprem bölgesindeydi. 6 bin 562 kişiye yardım taşıyan TIR’ımız gitti. 142 portatif mutfak oluşturuldu. 153 adet ikram aracı oluşturuldu. İnsanların ekmeklerini rahatlıkla alabilmeleri için 16 adet portatif fırın yapılmıştır. 2 milyon 863 bin 636 battaniye gönderildi. 252 bin 303 ısıtıcı gönderildi. 37 bin 96 çadır gönderildi. Hijyen paketi 4 milyon 139 bin 490. Portatif duş, tuvalet bin 609; jeneratör 2 bin 28; konteyner de 957 oldu. Araç orta yere götürüldü, yardım sağlandı. Yapılmaya devam ediyor.
CUMHURİYETİN EN DEĞERLİ KURUMLARINDAN BİRİ OLAN KIZILAY NASIL ÇADIR SATIR: Çadırlara hala ihtiyaç var. Üçüncü kez gittiğimde ısrarla çadır istiyorlar. Cumhuriyet kadar eski bir kurum, Cumhuriyet’in en değerli kurumlarından biri olan Kızılay, bir felaket gününde nasıl çadır satar? Çadır ticareti mi? Buradan Kızılay yetkililerine sesleniyorum; Abi deponda ne kadar çadır varsa getir getir satılmayan varsa hepsini alıp deprem bölgesine gönderelim. Bir hayır kurumunun ticarete dönüşmesi ne anlama geliyor? Özellikle; Hemşehrilerimize şunu söylemek istiyorum; Kökleri tarihi olan bir hayır kurumu, öğrenciyken Kızılay’ın kumbarasını taşırdık. Bu kurumun geldiği duruma bir bakın.
İLK KEZ DEVLETİ TANıMAYAN BİR GÜÇ GÖRÜYORUM: Denilir ki… ‘Devlet depreme hazırlıksız yakalandı.’ Bunu söyleyenler aslında devletin ne olduğunu bilmiyorlar. Devlet dediğiniz kurum tüm risklere önceden hazırlık yapan kurumdur. Neden bir ordumuz var? Savaş çıkarsa harekete geçer. Savaş yoksa, hiçbir sorunumuz yok. Ancak ordu savaş karşısında her zaman hazırdır. Devlet neden hastane yapar? bir hastanın dışarı çıktığında bakması için. Hasta gelmezse hastaneler yine orada duracak. Bu nedenle, devlet tüm risklere hazırlanmak zorundadır. Ustamın bu güçle, yani enkaz altında kalan bu güçle ilgili tahminleri yanlıştı. Neymiş İstanbul’da bekliyorlardı, Kahramanmaraş’ta üslenmişti… Hayatımda ilk defa devlet geleneğinden uzak, devlet söyleminden uzak, devleti tanımayan bir iktidar görüyorum. Devlet dediğiniz kurum tüm risklere önceden hazırlık yapan kurumdur. Onun için ‘devlette liyakat esastır’ diyoruz.
DEVLET HÜKÜMETİNİN ONLARDAN HABERİN BİLE OLMADI: Ne yapacağımızı bilmiyoruz, şimdi öğreniyoruz… Yok efendim. Deprem nedeniyle farklı zamanlarda yazılan bu raporlara (depremlerle ilgili raporları gösteren) bakın. Bunların içinde TBMM var, AFAD var, Kızılay var, üniversite hocaları var, CHP’li belediyeler var, bilim adamları var. herkes var Söylenmesi gereken her şey söylendi. Yeni bir şey keşfetmeye gerek yok. Akıl bir, ilim bir, fay hattı var. Her şey söylendi. Hangi önlemlerin alınacağı konusunda her şeyin altı çizildi. Kim bilmiyor? Devleti yönetenler. Devlet yöneticilerinin bunlardan haberi bile yok. Bunlar onlardan bazıları. Üniversitelere git, dünyayı göreceksin. Orada bilim dergilerini aç, dünyayı göreceksin.
BU GÜÇ, SAĞLIKLI, SAATLİ ÇALIŞAN BİR HÜKÜMETİN EN TEMEL DÜĞÜNLERİNİ KESMEKTEDİR: Devlette liyakat dediğin kavramı tamamen yok edersen… Devletin direklerini kestiler. Bu güç, sağlıklı, saat gibi işleyen bir durumun en temel direklerini ortadan kaldırdı. Liyakat dediğimiz kavram devlet için değerlidir. İşi kendi halkına vermek… Bütün inançlarda ve bütün demokrasilerde temel kuraldır. Devletin direği adalettir, adaleti çürütmüşlerdir. Hiçbir şey kalmadı. Devletin sütunlarını keserseniz Kahramanmaraş’ta, Adıyaman’da, Hatay’da olduğu gibi tabloya mahkum olursunuz. Devletin sütunlarını kestiler. En yetkin kişileri kapının önüne koyuyorlar. Devleti liyakati değil sadakati esas aldılar. Aksi görüşü kınadılar. Farklı fikirlere kulaklarını tıkadılar. Devlet o kadar iyi işliyordu ki depremin hangi bölgede ne kadar şiddetli olacağı yazıldı, çizildi ve söylendi. Ayrıca kaç can kaybı olacağı da söyleniyor. Devletin geleneklerinde ve arşivlerinde bunların hepsi var. Ama yöneticiler nerede? Onlar için bir kişi, 5 kişi, 5 bin kişi, 50 bin kişi öldü, hiç kıymeti yok. Ağlamalarına bakma, onlar ağlamıyor. Sanki para dağıtarak insanları çekebiliriz. İnsanın iradesi parayla satın alınabilir mi? Allah aşkına en acı günde sana para vereceğim denilebilir mi? Ancak insanlıktan çıkmış olanlar bunu yapar. İnsan nedir bilmeyen ama yapanlar. izlerken utanıyorum. Bu nasıl bir devlet yönetimidir, bu nasıl bir rezilliktir. Her şeyi parayla gören bir anlayış bu. Anlayamıyorum.
İNSANLARA NİYET ETMEK HELAL DEĞİLDİR: İşbirliği… Devlet de işbirliği yapıyor aynı zamanda. Devlet kurumları ortak hareket eder. İsteyen vatandaşlar katılır. Uyum olacak. Düğmeye basın ve her şey yerine oturur. Efendim 2 günde bir şey yapmadık helal istiyorum… Halkınızı kastetmek helal değil. Bilerek yaptın demek. Bunlar olmasaydı, bilmiyordunuz derdim. AFAD’ın raporları olmasaydı, bilmiyorsunuz derdim. Bilmiyorsunuz diyecektim çünkü üniversite hocalarının raporları, bilimsel makaleleri vardı. Bilmiyorsunuz diyecektim çünkü TBMM’nin defalarca yayınladığı ve yayınladığı deprem araştırma raporları vardı. Biliyordunuz, demek istediniz, 50 bine yakın vatandaşımızın ölümüne sebep oldunuz. Daha acı verici bir şekilde, çoğu donarak öldü. Güçlü silahlı kuvvetlerimiz var. Bölgenin en büyük gücü. Türkiye coğrafyasında butona basıldığında en geç 6 saat içinde ulaşamayacakları yer yoktur. Soğuğa karşı direkli çadırlar; sahra hastaneleri, sahra mutfakları… En geç ilk 6 saat içinde her şeyi yapabildi. Yapmadılar. Halkın ölümünü beklediler. Gözleriyle, bağırıp çağıran ölümü gördüler.
DONDURARAK HAYATINI KAYBEDEN VATANDAŞTAN HELAL NE İSTERSENİZ: İki koca gün geçecek, insanlar ölecek, kalkıp ‘Senden helal istiyorum’ diyeceksiniz. Kimin helalini istiyorsun? Nasıl bir helallik anlayışı… Donarak ölen vatandaştan ne helal isteyeceksiniz? Bir şekilde tırnaklarıyla, elleriyle, kolları ile birini kurtarmak için uğraşan insanlardan ne helal isteyeceksiniz? Aslında devlet yönetilmez.
ECEVİT ULUSAL DEPREM MECLİSİ’Nİ KURDU. TÜBİTAK’IN BAŞKANINDAYDI, BİLİM ADAMLARI VARDI: Bugün bir karar verdiler. Cumhurbaşkanlığı bünyesinde bir Deprem Kurulu kurulmasına karar verdiler. Merhum Ecevit, Marmara Depremi’nden sonra Ulusal Deprem Konseyi’ni kurdu. Başında TÜBİTAK vardı, bilim adamları vardı. ve bu onun ilk genelgesidir. Ne yaptıklarını biliyor musun? 2007’de ilk yaptıkları bu heyeti kapatmak oldu. Şimdi bir meclis açıyorlar. Devlette süreklilik esastır diye bir anlayış vardır. Devlet benimle başladı, diyor. Benden önce devlet yoktu diyor. Sanırım öncekileri tamamen sileceğim, devlete yeniden başlayacağım, diyor. Devleti bir felaketle karşı karşıya getirdi.
YOKSA CUMHURİYETTEN İNTİKAM MI ALMAK İSTİYORSUNUZ: Deprem, Milli Güvenlik Kurulu’nun da gündemindeydi. Raporlarında da vardı. Milli Güvenlik Kurulu başkanısın kardeşim, Kızılay’ın onursal üyesi ve liderisin, Türk Hava Kurumu’nun onursal başkanısın. Cumhuriyetin kurduğu bütün kurumları boşalttılar, çürüttüler. Cumhuriyet’ten intikam mı almak istiyorsunuz, Cumhuriyetin kurumlarını mı yıkmak istiyorsunuz? Açıkça söyleyeyim, ne siz ne de güvendiğiniz tüm varlıklar bunu karşılayamaz.
BUNLARI ON BİR ELEMENT OLARAK SAYACAĞIM: Ortak Anlaşma’da da bu vardı. Millet İttifakını oluşturan altı siyasi partinin kamuoyuyla paylaştığı Ortak Mutabakat Metninde de yer aldı. Çünkü biz bu gerçeği gördük. Deprem için herhangi bir hazırlık yapmadıklarını gördük. Orada da kuralları koyduk. Tüm kuralları ile bu bahiste nasıl çalışacağımızı bir formda belirledik. Devletin yeniden inşa edilmesi, bu konuda sağlıklı kararlar alınması ve bazı yasal düzenlemelerin yapılması gerekiyor. Onları on bir elementte sıralayacağım.
Bir; Sözleşme yapmanın bir kriteri, temel unsurları olmalıdır. El sıkışan müteahhit benim diyerek ortalıkta dolanıyor. Sen kimsin? Tıraş olmak için berbere gidiyoruz, tıraş bıçağı cildimizi kesmesin diye berberden belge istiyoruz. Bir apartman inşa ediyorsunuz; onlarca, yüzlerce insan var, istediğini yapıyorsun. Allah’ın kulu isen, bu nedir? Müteahhit iseniz, net kriterleriniz, kurallarınız, net bir eğitiminiz ve ahlakınız olmalıdır. Müteahhit kolunu sallıyor. Bunu kaldıracağız.
İki; Yükleniciler için mesleki sorumluluk sigortası getireceğiz. mesleki sorumluluk sigortası ne demek? Bir hata yaptığınızda daireyi veya işyerini satan kişi dava açabilmelidir. Dava hızlı bir şekilde çözülmelidir. Parası yoksa, sigorta o parayı karşılamalıdır. Doktorlar bu kadar yapmıyor mu? Doktor bir hata yaptığında kişi davasını açar ve parasını alır.
Uçmak; Bina kontrol elemanları vardır. Müteahhit binayı yapıyor, binanın kurallara uygun yapılıp yapılmadığını inceliyorlar… Mesleki yeterlilik belgelerini de onlara getireceğiz. Bu ne anlama geliyor? Mezun oldu doktor. Gel kalp ameliyatı yap mı diyorsun? Hayır, ne olmalı? Tıpta Uzmanlık Sınavına girmek zorundadır. Kazanmak zorunda. Dört yıl o branşta uzman doktor olarak çalışmak zorundadır. Ondan sonra kalp ve damar cerrahı oluyorsun. Mesleki yeterlilik belgesi bunun için değerlidir. Mühendis, yeni mezun, git binayı kontrol et. O bile usta kadar bilmiyor. Pişirilmesi gerekiyor. Eğitilmesi, bir sınavdan geçmesi gerekir. Sınavı geçtikten sonra mesleki yeterlilik belgesi alması gerekir. Evet, bu kişi bu binayı usulüne uygun inceliyor.
Dört; Bina kontrol personeli için mesleki sorumluluk sigortası da zorunludur. Çünkü yüklenici ve süpervizör aynı sorumluluğu paylaşacaktır.
Beş; Bu kapsamda yapılacak tüm yeni yapılar bir kimliğe sahip olacaktır. Bina bir kimlik belgesi olacaktır. Bu yapı kimlik belgesi tapu siciline tescil edilecektir. Evimizde beslediğimiz köpeğin bile bir kimliği vardır. İnşa ediyorsun, kimse izlemiyor. Devlet olur, çöker; Kimse ne önlem alacağını düşünmüyor.
Altı; Devlet okulları, hastaneler, alışveriş merkezleri, konser salonları, halkın çalışmak, gitmek, eğlenmek ve ziyaret etmek için gittiği yerler deprem güvenlik sertifikası olacak. Evet, bu alışveriş merkezi darbeye dayanıklı olması durumunda deprem güvenlik sertifikasına sahip olacak. Özel okul, özel hastane… Deprem güvenlik sertifikası olacak. Olmazsa yapılmaz. Çünkü insanlar toplu halde buraya geliyor.
Yedi; Kızılay, AFAD, DASK gibi doğal afet sigortaları… Bunlar yeniden yapılandırılacak. Eski ruhlarına kavuşacaklar. Kızılay, Cumhuriyetin ilk yıllarında çıktığı yüce hedefler için yola çıkacaktır. Burayı bir kiralama merkezi haline getirmeyeceğiz. Nasıl olsa yapmayacağız. Sorumlu kişi aylık olarak 5, 6, 10 yerden alıyor. Ya da bir hayır kurumudur. Kiranın bölündüğü alan değildir.
Sekiz; Merkezi ve yerel yönetimlerle işbirliği objektif kurallara bağlanacaktır. Bu depremde bir acı daha gördük. CHP’li belediye… Gidelim, orada bulunmayalım, onu durduralım, engelleyelim. ya da belediye başkanım. Beyin sarsıntısı için sizin yapamadığınızı yaparlar. Bu depremde hep birlikte oturup CHP’li belediyelere teşekkür edelim. Ulaşılamayan tüm yerlere ulaşıldı. Engellemeye çalıştılar, engellemeye çalıştılar. ya insanlarda biraz vicdan var. Vatandaş enkaz altında bekliyor ben gideyim siz gidemezsiniz diyor. Neden, CHP’li belediye olduğu için. Ayrıca CHP logosunu hiçbir CHP belediyesi çıkarmadı, ben CHP’liyim. Bir arkadaşımız anlattı; Deprem bölgesini gezerken ‘Burada CHP yok neredesiniz’ diye sordu. ‘Bakın bu kaldığınız çadırlar CHP’li belediye ile ilgili ama biz buraya siyaset yapmaya, CHP’liyiz demeye gelmedik’ dedi. Ama biz buraya sorunlarınızı çözmeye geldik.’ Özür dileyen adam. Biz böyle bir gelenekten, ahlaktan, erdemden geliyoruz. İnsan acı çekiyor. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar, gençler enkaz altında.
Dokuz; Deprem, bina ve yapılar nedeniyle özel ihtisas mahkemeleri kurulmalıdır. Davayı açarsın 50 yıl sürer, 20 yıl sürer, 30 yıl sürer. Kardeşim bir an önce bitmesi gerekiyor. Varsa, ihtisaslaşmış bir adaletsizlik mahkemesi kurabilirsiniz. Eğer dediğim gibi kurallar varsa kimin sorumlu olduğu çok net ortaya çıkacaktır.
Ön; Türk Silahlı Kuvvetlerinin afet anında ne yapacağı, bu konunun yeniden masaya yatırılması için protokol hazırlanacak. Bütün dünya ülkelerinde, bütün demokrasilerde böyle bir olayla karşılaşıldığında ilk harekete geçen askerdir. Çünkü eğitimli çalışanları var. 99 depreminden sonra özel bir birlik, özel bir tabur oluşturuldu. Bu tabur nerede? Planlama söylüyor, ben değil. Kendi raporlarında söylüyorlar.
on bir; toplanma alanları, deprem için ayrılan yerler… Bunlar da asla ama asla yapılaşmaya açılmayacak, yapılmayacaktır. Kuralı koyacağız. Onu takip edeceğiz.
DEVLETTE YENİ BİR PARADİGMA DEĞİŞİMİNE İHTİYACIMIZ VAR: Tarif ettiğim bu 11 kural ne anlama geliyor? Hükümette yeni bir paradigma değişikliğine ihtiyacımız var. Bu toplumun büyük felaketler karşısında nasıl davranması gerektiğine dair bir paradigma değişikliğinden geçiyoruz. Devleti yönetemezler, devletin nasıl yönetilmesi gerektiğini hem kendi halkımıza hem de tüm dünyaya anlatmak istiyoruz.
KİMSE ‘BU DEVLET NEREDE’ DEMEYECEK: Herkesin can ve mal güvenliğinin garanti altına alındığı bir devlet inşa etmek istiyoruz. Herkesin deprem anında yıkılmayacak sağlam binalarda yaşamasını istiyoruz. Kimse enkaz altında kalmayacak ve kimse ‘Bu devlet nerede’ demeyecek. Tam bir beyin sarsıntısı için hazırlanacağız.
SEÇİMLERE KADAR GELİŞEN BİR GÜÇLE KARŞIYAYIZ: Allah’ın izniyle kısa sürede hayata geçireceğiz. Çünkü olgunluğu seçime kadar olan bir hükümetle karşı karşıyayız. Seçimden sonra süresi dolacak. Yük bize düşecek. Acil bahisler var. Enkazın altında hala hayatta kalanlar var. Enkaz hala tamamen kaldırılmış değil. 50 bine yakın insanımız hayatını kaybetti. Yaşlısı, genci, çocuğu… Bazı aileler tamamen yok oldu. Siyasi iktidar bundan ne ölçüde sorumlu hissediyor? 50 bine yakın insan hayatını kaybetti. Allah aşkına bir insan bu işten ben sorumluyum diye istifa etmedi. Akıl var, mantık var.
DEVLETİ YENİDEN KURACAĞIZ: İnsanlar İttifak olarak bu sorunları çözeceğiz. Millet İttifakı olarak akılla, bilgiyle, tecrübeyle, adaletle, liyakatle bu meseleleri çözeceğiz. Ortak Anlaşmamızın felsefesi budur. Devleti yeniden inşa edeceğiz. Kesilen sütunları yeniden inşa edeceğiz. Adalet dediğimiz kurumu güçlendireceğiz. Padişahın sofrasına hiçbir hakim oturmaz. Adaletle, vicdanıyla tek başına karar verecektir. Bunu yaptığınızda devleti devlet olarak kuruyorsunuz, devlette liyakati ön planda tutuyorsunuz.
Saray kudreti dedi; Her şeyi not alıyoruz dedi. Az önce 11 elementte söyledim. Devlette büyük bir paradigma değişikliğine yol açacak 11 temel unsuru, 11 maddeyi anlattım ki bir daha deprem felaketiyle karşı karşıya kalındığında tek bir kişi bile kaybolmasın, hatta bir kişinin burnu kanamasın. Seçimden sonra yük bize düşüyor. Acil yapmamız gereken şeyler var. Acil yapılacaklar listesini paylaşmak istiyorum:
Bir; Kentte konutu ve iş yeri yıkılan veya yıkılacak olan tüm hak sahipleri, bankalardan veya esnaf kefalet kooperatiflerinden aldıkları kredilerin anapara ve faizlerini siler. Kendi ikametgahı harabe halindedir. Hala faiz, para istiyor musun? Bir bankamız bunun çok güzel bir örneğini verdi. Hayatını kaybedenlerin hepsinin bankamıza olan borçlarını siliyoruz dedi. Diğerlerini de bekliyoruz. Devlet bu konuda öncülük etsin. Daha fazla İstediğiniz ne?
A; Yeni konut ve işyerlerinin yapımında depremzedelerden bedel alınmamalıdır. Esasen ne alacaksınız? Depremzede biri diyor ki bütün birikimimiz konuttu ve başımıza yıkıldı. Şimdi ne alacaksın? Sosyal devlet sıkıntısı gün içinde kendini gösterir. Konutunu yapacaksın, anahtarını teslim edeceksin, o da depreme dayanıklı konutunda huzur içinde yaşayacak. Bir kuruş alamayacaksın. O bayan senin maaşını ödüyordu. Ekmek ve içme suyu alırken vergi ödedi. Şimdi evi yıkıldı. Sosyal devlet onu barındıracak.
B; Yıkılan evlerin projelerini onaylayanlar hakkında dava açılmalı ve bedeli kendilerinden alınmalıdır. Onları mahkemeye vereceğiz, haklarını arayacağız. Bunun sorumluları varsa bedelini ödeyecekler. Kamu borçları var. Vergi borçları olabilir, taksitler halinde faizsiz ve uygun koşullarda ödenmesi gerekir.
İki;kırda evi ve çiftliği olanlar…
A; Bankalardan ve tarım kredi kooperatiflerinden alınan krediler ve faizleri silinecek. Esasen hayır. Ne alacaksın?
B; gübre, tohum, sulama, ilaç ve yem desteği üreticiye ivedilikle nakden ödenmelidir. Ziraat Kanunu var. Milli gelirin en az yüzde 1’ini ödersiniz. kardeşim haklı Ayrıca ücretsiz veterinerlik hizmeti vereceksiniz. Tarlaların ekilmesi, gübrenin atılması, ilaca ihtiyaç var. Ama orada hiçbir şey yok.
C; Üreticilerin elektrik borçları. Bunları veya elektrik dağıtım şirketlerini halk ödeyecek. Yoksa hiç mi vicdanınız yok? Evi depremde yıkıldı, hala oradan elektriği kesiyor. Çiftçi kayıt sistemine göre, maliyet artı makul kar, tüm çiftçilerin ve yetiştiricilerin çalışmaları için bir taban fiyat garantisine eşittir.
Uçmak;Deprem yönetmeliğine göre güçlendirilmesi gereken tüm yapıların güçlendirilmesi için yararlanıcılara uygun koşullu ve uzun vadeli finansman sağlamak.
Dört; Oluşturulacak hasar tespit komitelerinde çalışanlara garanti ve sorumluluklar verilmelidir. Böylece hem garantileri hem de sorumlulukları olacaktır.
Beş; Evleri veya işyerleri yıkılan veya yıkılacak olan tüm ailelerin yeni yaşam alanlarında internet hizmeti en az üç yıl süreyle kamu tarafından sağlanmalıdır. İnternet artık bir insan hakkıdır.
Altı; Depremde otomobil, kamyon, kamyonet, kamyonet, otobüs, motosiklet, traktör, biçerdöver, pulluk gibi ulaşım ve hizmet araçlarını kaybeden depremzedelere yeni araç alımı için faizsiz, uzun vadeli kredi sağlanması. Ayrıca motorlu taşıtlar vergisi ve ÖTV’ye tabi olan araçlardan bir defaya mahsus vergi alınmamalıdır.
Yedi; Deprem bölgesinde personel olarak çalışanların ücretleri bir yıl süre ile vergiden muaf tutulsun. Bu sayede sallama bölgesine dönerek fabrikalarında daha uygun koşullarda çalışabilirler.
Sekiz;Vakıf üniversiteleri dahil olmak üzere depremden etkilenen ailelerin üniversitelerde okuyan çocuklarından öğrenci ücreti ve yurt ücreti alınmamalıdır.
Dokuz; Deprem bölgesinde mahalli idarelerin yıkılan veya kullanılamaz hale gelen altyapı inşaatlarını merkezi yönetim yapsın. Gerçekten çok büyük bir maliyet, hatta yerel yönetimler bu maliyeti karşılayamıyor. Bunu kesinlikle merkezi hükümet yapmalıdır.
Ön; özellikle kırsal kesimdeki kamu çalışanlarının konuta ihtiyacı vardır. Bu hızlı bir şekilde karşılanmalıdır.
on bir; Deprem bölgesinin yeniden yapılandırılmasında kamu ihalelerini kazanan şirketler, bölgede yapacakları işlerde istihdam edilecek çalışanların en az yüzde 25’ini o bölge halkından istihdam etmek zorunda olmalıdır. Bu sayede onlar da iş sahibi olup gelir elde edebilirler.
FARKINDA DEĞİLLER. ÇADIR SATMAKLA MEŞGUL OLUYORLAR: Bahsettiğim on bir konu acilen yapılması gereken düzenlemelerdir. Söyleyeceksin; ‘Devleti yönetenler bunun farkında mı?’ Bunun farkında bile değiller. Çadır satmakla meşguller. Kızılay’ın kanını satmakla meşguller. Kızılay’ı boşaltmakla meşguller. Devletin sütunlarını kesmekle meşguller. Akıl var, mantık var. Ayrıca acilen yapılması gereken on bir madde saydım. Çünkü biz; Bunu yapmazlarsa seçimlerde sona erecek bir güç var ve biz Millet İttifakı olarak geleceğiz deprem bölgesindeki tüm vatandaşlarım emin olsunlar. Bu on bir maddeyi ve önceki on bir maddeyi bir yüzüne yazsınlar. Göreceğiniz her şeyi yapacağız. Hakkın nasıl arandığını, bozuktan hakkın nasıl alındığını göreceklerdir.
O 5’Lİ ÇETESİNDEN 418 MİLYAR DOLAR ALACAK, BEN HERKESİ SARSMADA YOK OLMAYAN BİNALARA OTURACAĞIM: Ben saydığımda muhtemelen ‘Parayı nereden bulacaksınız’ diyecekler. Türkiye güçlü bir ülke, tekrar söyledim: 418 milyar doları beşli çetelerden alacağım herkesi depremde yıkılmayacak binalara yatıracağım. Kimse paniğe kapılmasın. Para var, saray için var. Gözümüzde saray yok. Vatandaşın kaygısının bir analizini bulacağız. Kaygısına yönelik analizler üreteceğiz. Vatandaşa para var çünkü parayı veren vatandaş. Şimdi vergi mükellefine hakkını teslim etme günü. Büyük bir paradigma değişimini gerçekleştirme günü. Aslında Cumhuriyet Halk Partisi tarihinde de durum böyledir. Zor zamanlarda bir arada olmak, dirençli olmak, azimli olmak ve zorlukların üstesinden gelmek. Göreceksiniz, Türkiye kararlılıkla bunların üstesinden gelecektir.”